3 Ağustos 2008 Pazar

birazcık tatil




işten güçten öyle yoruldum ki artık.. gerçekten biraz mola vermek istiyorum.. bahama adalarına gitmek istiyorum.. yahut dağa felan çıkmak... lunapark felan bile keser beni.. gönderin beni bir yere yaaa... çılrdırcam.. saçımı başımı yoldurtmayın bana...

28 Temmuz 2008 Pazartesi

ubuntu tablet wizardpen sorununun çözümü


evet efendim... ubuntu tr adresinde bunun cevabıınıı aradıım.. sağolsun sayıın heartsmagic bana her konuda olduğğu gibi (herkese olduğğu gibi) bu konudada yardıımcıı olmuşştu bu arada neden ıı lar iki tane çııkııyor derseniz bi şşey oldu bilgisayarııma bu hale geldi neyse...şş lerde var.. işşte efendim.. allahtan daha önce tarayıcının çözümünü bulmuşştuk... peki ben ne gibi bir çözüm buldum bu konuda... önce gidiyoruz bu tableti aldığımız yere ve diyoruz ki..
abi hatıırladıın mıı linux desteğği var demişştin.. diyerek ağğzıına gömüyoruz tableti.. sonra hıızlııca uzaklaşşııyoruz..

efendim aldıım tablet almasıına fekat tanıtamadıım ubuntuda
bir kara gözlü geldi.. var ya dedi windowsta..
dedim kara gözlüm, güzel yarim...
bııktıırdıı bu odun sistem, ömdürmden yedim..
yaşşasıın özgürlük,barıışş için dedim..

neyse efenim başşaramadıım.. başşaramadıık.. farketmez.. elbet bir gün bu konununda çözümü olacak.. ve o zaman hiç kimse.. aman bunu tanıımııyor.. şşunu tanıımııyor demiyecek.. ayrııca.. ubuntuya geçecek arkadaşşlar da hep şşöyle der... yakııdna geçeceğğim inşşallah felan... işşte şşöyle olsun geçeceğğim.. hayıır efendim.. geçin bir an önce.. geride kalmayıın... iki tane sistem olsun kurcalya kurcalaya öğğrenirsiniz en azıından.. şşunu da unutmayıın.. windows donanıım uyumlu değğil.. donanıımlar windows uyumlu... donanıımlara uyumlu olan ubuntudur.. neredeyse çoğğu donanıınıımıın linux desteğği olmamasıına rağğmen çalıışştıırıılabiliyor.. yapıılııyor.. ğğraşşıılııyor.. ayrııca sanal hesap açar açmaz ubuntu sitesinden destek olsun diye mont alacağğıım.. çok beğğendim.. hem de destek olmuşş oalcağğıım..

neyse efenim.. çok ubuntu dedim.. bu arada bizim müdür yardıımcıısıı kıılııklıı master ismail beni sabah dokuzda gel dedi.. ve ekledi.." bak dokuzda ama saat 08:59 da en geç burada giyinmişş hazıır olacaksıın".. adamıı hasta ediyor.. ayrııca ergül hanıımda gitti tatile.. ohh valla... ayrııca aşşkıım da tatilde benim.. gerçi annesi hasta... seviyorum seni bebğğim.. ubuntu de bakem.. aferin..

29 Nisan 2008 Salı

ünlülerle piknik fırsatı

ünlülerle piknik fırsatı yazmışım başlığa ama o yalan yani.. öyle pek bir fırsat olduğu söylenemez.. çünkü biliyom.. bazılarını tanırım.. rabırt de niro olsun.. efenime söylim.. keni rivs olsun.. arnıld şıvanzeneger olsun.. ya da brendin fresır olsun... hepsi birbirinden beter bunların.. anlatayım neden.. geçen hafta efendim biz bunlarla piknik yapıcaz dedik... beni aradılar daha doğrusu.. dediler gelir misin... olum dedim işim var.. aman yok işte sensiz keyfi olmuyor bunun... sensiz hayat adeta mor salkılmlara bezenmeiş fakat kör bir kuytuda felan dediler zaten saçmaladıklarını anladım tamam dedim gelcem... neyse efendim bindim arabaya.. aldım bunları evden bir bir... hepsi bir acaip yav.. neyse doluştuk gidiyoruz arabada biri diyo radyo aç.. öteki ibrahim tatlısesten yalan yalan diye çığırıyo.. zor bir yolculuk oldu benim için...

neyse efendim arabadan indik... bu brendın ile rabırt dedi bizim karnımız tok.. biz yüzücez.. iyi dedim gidin.. arnıldla kenı da.. biz perhiz deyiz diyo... iyi dedim zıkkımın kökü alla alla.. piknik diye tek başıma yapıyom.. çıakrdım sandiviçimi yürüyorum.. arnıldla kenının o iğrenç muhabbetine tanık oldum tabi...
arnıld" olum de bakim.. allah birdir.. de bakim.."
kenı" matriks nedir o zaman onu söyle bana"
arnıld " olüm.. sen manyak mısın ne metriksi..."
kenı " anlatım o zaman.. şimdi böyle ışıltılı felan.. hertarafı yeşil farzet böyle.. kurşunlar felan var.. eğiliyon geçiyon nası süper di mi.."
arnıld " ne diyon lan dallama"
neyse dedim biraz gideyim göl başına.. azcık yüzerim belki serinlerim.. derken.. arkamdan bir inilti... bir hırlama... arkama dönmeden ne olduğunu anladım arkamdakinin.. orman yeşilini yiyen dev kafalı dinazor.. nesli tükenmekte olduğu için pek göremezsiniz bundan.. bana denk geldi.. en iğrenç şeyleri de herkese hiç de hoş olmayan eşşek şakalrı yapmaktır ki.. brendın geldi.. ve aldı bunun kuyruğundan tuttuğu gibi çotank!! çok babayiğit çocuktur.. bi bunu severim aslında... ama bu da saf biraz... olüm diyom.. nerde rabırt abin.. demin göle girip dipten kum çıkarmaya indi.. ee ne zamandır orda.. yaklaşık bir kırk beş dakikadır.. eh dedim allah akıl fikir versin...
ormanda yürürken bi de baktım rabırt orda... ülen dedim brendın mal gibi bekliyor gölün orda dipten kum çıkarıyormuşun... yav dedi boş ver.. tek takılıyom bugün... aklıma geldi bir an... bunun bana iki ay evvelden borcu var... len rabırt hatırlarmısın iki ay evvel benden 20 mil.. dememe kalmadı.. ya edy.. bana bi on milyon borç versene canım... yüh dedim... yüzsüzlüğün bu kadarıı..neyse kazasız belasız bitirdik pikniğimizi bunları çekim sütüdyolarına bıraktım.. bende eve biraz uyumaya.. yani diyceğim şu... pikneğe giderken dikkat edin.. kimlerle gidiyorsunuz.. çok önemli.. piknik çok önemli bir olgudur.. insanların gerçek yüzünün ortaya çıktığı yerdir..

28 Nisan 2008 Pazartesi

tembelliğe çare bulunsun acill!

hani böyle forumlarda salak salak başlık açarlar ya.. acil şuna acil buna diye.. :) yardım pleesss derler bi de tam kıl olurum.. admin olsam demek atarım böylelerini forudman... allah kaliteli her admine sabır versin.. her neyse efenim.. şimdi ciddiyeti bırakalım lütfen.. pardon.. ciddi olalım tabi.. benim bir problemim var.. kime gittiysem.. kime dert yandıysam kimse bana çare bulamadı... benim derdim tembellik... acaib şekidle bir tembellik var efenim bende.. yani serum verseniz koluma .. altıma da lağzımlık... ben gık demem yaşarım o şekilde.. tabi televizyonda da cnbc e açık oalcak.. artı digitürk isterim.. anladınız di mi bakın ne acaib oldum ben böyle... neler yaptım bu illetten kurtulmak için bilemezsiniz..
şimdi bu yazıyı 01:49 gibi tam böyle denk geldim.. işte bu saatte yazıyorum efendim ... neyse işte yani acıktım... gün içinde herhangi bir saatte de olabilir tabi ki bu.. kendime bi şeyler yapmam lazım acıkmışım bi şey yiycem... bir anda hayalimde canlandırıyorum işte.. giderim şimdi mutfağa... yakarım ocağın altını.. keserim patlıcanları, patetesleri, domatesi biberi.. kızartma yaaprım len... öff nasıl yerim şimdi falandı derken kalkıyorum ekmeğin arasına zeytin koyup.. "kim uğraşçak len şimdi " diyorum.. ben kimim allah aşkına sevgili okurlar.. noluyor bana.. biri beni titretsin, horlasın, sallasın, cimcirsin lütfen... efendim eğer sizinde böyle bir probleminiz varsa gelin bunun için bir dernek kuralım... derneğin adı da "tembelliğe çare bulunsun acill??", "bakkaldan ekmek alamıyorum acill yardım!?", "pleess gelin bi yardım edin.. acill!!" gibi absürt isimler olsun... olsun anam olsun.. niye olmasın.. olur tabi ki.. her neyse efendim.. benim şimdilik geçici olarak bir çözümüm var...

evde koltuk, sandelye, kanape ne varsa hepsine dikine yani açıkça söylemek gerekirse oturunca ucu göte batacak olan tarafı yukarı gelecek şekilde çiviler çivileyin.. niye mi.. tembel bir insanın eğer bunu yapmak bir eylemse; yaptığı tek şey oturmak ve uzanmaktır anacım.. öyle değil mi.. evet işte bende bu çözümü buldum.. artık sandelye başında kös kös oturmuyorum... onun yerine "ulan evde oturcak yer bırakmadık.. azcık gidim gezeyim kahveye falan uğrim" diyorum.. siz tabi böyle yapmayın.. "hay allah madem oturamıyorum gideyim biraz temizlik yapayım.. bu arada testortest blogundaki bu tavsiyeye de iyiki uymuşum hayatım kurtuldu vallla" gibi güzel şeyler diyin siz.. o"valla"yı da iki "l" ile söyleyin bakim :)
bu arada geçen ay çamaşır yıkamıştım... şimdi yıkamama gerek var mıdır.. bi giydiğimi bi daha giyiyom bazen... üç aya kadar yolu var be amaaaaann.. zaten buzdolabı yok evde.. çamaşır makinesi de yok... sevgilerle antonyo banderas sevgili okurlar... seviyom ben sizi hee.. ama bi de yorum yazsanız.. günde seksen kişi giriyo kimse yorum yazmıyo yav... ayıp

26 Nisan 2008 Cumartesi

çuf çuf projesi

merhabalar sevgili okurlarım.. umarım bugün dünkünden daha iyisinizdir.. lakin değilseniz lütfen bu negatif enerjiyi bloguma da bulaştırmamanızı dilerim... sevgili okurlar bakın bugün aklıma ne geldi... manyak bir proje.. adı da "çuf çuf projesi"... umarım doğru yazmışımdır... bu proje nedir... açıklayalım efenim...
çuf çuf projesi eline geçirdiğin herhangi bir kostümle sokağa fırlama ve kendinle barışık olma projesidir ... neden böyle bir şey.. efenim böyle bir şeye gereksinim duydum.. çünkü dün yine süperman dönüyoru izledim... ve benim kişiliğim yıprandı, ezildi.. yani adamı gördükçe ne bileyim kızlar hasta bilmem ne... film zaten süpermenin çilesi olarak değiştirilmeli.. çünkü adamın uğramadığı eziyet kalmamış.. sizde katılıyor musunuz bilmem ama çok dramatik filmdi.. neyse.. efenim biliyorsunuz aynı zamanda bu ülkede en çok harcama kıyafete yapılıyor... evet efendim.. eğer hepmizin onlarca tişörtü, gömleği, çorabı, kazağı, eteği, şapkası olduğunu düşünürsek ve her defasında değiştirmek için yanıp tutuşuyorsak bana kulak asın.. bakınız betmene, süpermene, örümcek adama... onlar napıyor tek bir kostümle tasaruf yapıyorlar... işten işe.. iştende işe... gazeteden genellikle nedense tüm tanıdığım süper kahramanlar gazeteci oluyor... gerçi ben hiç peter parker'ın "ben basın mensubuyum kardeşim.. çekeceğim." dediğini duymadım.. neyse..
diyom ki şimdi size.. herkes kendine bi kostüm hazırlasın... evet efenim ciddiyim.. hatta bunun için bir kitap bile yazıcam ve bu bir akım olacak, gelin siz de şimdiden destek verin sornadan pişman olmayın...(yayımcıyla görüşmem iyi gitmedi o ayrı) ve bizler o kostümlerle yaşayalım bu hayatı... bakın sokratese tek bir gömlekle bitirmiş... evet sorkates miydi.. neyse onun kostümü de oydu tabi o zamanlar pek böyle renkli iplikler yoktu sanırım... hem bi düşünün herkes sizi tanıycak... "aaa bu şey değil mi len.. uçsuz bucaksız hayalleri olan yakışıklı prens kılıklı adam"... ne güzel değil mi tabi bu kadar uzun isimler bulmayın kendinize.. "ubhoypk man " demek türkçede pek hoş karşlanmaz ayrıca kostüme dikilmez onca harf...neyse kararınızı verin.. herkese kostüm çizicem.. valla çizicem anasını satayım.. buraya her yorum yazana çizicem işte.. fotonuzu da yollayın... ciddiyim.. yollayın.. manyak olcak.. görün bakın ne harika olcak... evet... iyi günler...

23 Nisan 2008 Çarşamba

windows live skydrive

windows live skydrive.. çok güzel bir şey.. o kadar sevdim ki, o kadar beğendim ki şu an bile devamlı dosya ve film yüklüyorum... windows live skydrive

uzun zamandır kullandığım usb flash diskime artık fazla cebimde dolaştırmayacağım.. skydrive güzel çünkü tek bir hesaptan home live adresinden giriş yaptıktan sonra erişebiliyorsunuz... bu hizmet tabi bir iki ay önce de vardı sanırım .. ama türkçe olarak yeni başladı hemen hemen.. 5 gb alanınız var... girdiğiniz zaman bir tür kategorilendirme yapmışlar.. belgelerim, videolarım gibi... kendinizde klasör açabiliyorsunuz.. aynı zamanda bunları paylaşabiliyorsunuz ve başkaları da faydalanabiliyor da...

benim blogumun sidebar sütunnun en lattaki ekler bölümündeki gibi paylaşıma açabiliyorsunuz.. bunun içni de html kod veriliyor.. tek seferde 50 mb yükleyebiliyorsunuz.. büyük bir dosyayı parça parça yüklemeniz gerekiyor.. bu parçalama işlemini winrar gibi bir programla gerçekleştirebiliyorsunuz....

sky drive tabi ki daha gelişim aşamasında mı bilmiyorum.. çünkü yukarda "bize nasıl daha iyi hale getirebileceğimizi söyleyin" gibi bir reklam duruyor... yükleme yaparken eğer daha kolay bir yükleme yapmak istiyorsanız karşı taraftan bunun için bir uygulama yüklüyorsunuz (explorer'da) ... zaten servis de explorer üzerinden çalışıyor.. aynı diğer windows hizmetleri gibi (update, one care vb...) ... bu yüklemeyi yaptıktan sonra herhangi bir dosyanızı tutup explorer penceresine sürükleyip yüklemeye katabiliyorsunuz.. bu arada bilgisayar başında otura otura yaratık gibi bi şey mi oldum ben ne ?

22 Nisan 2008 Salı

2008 blog ödülleri

ne kadar güzel bir yarışma aslında... elbette bu yarışmaya bende katıldım, bende üye oldum, oy kullandım.. ama benim ilgimi çeken şey şudur.. "BLOG"...
internet dünyasıyla ve blog denen harika şeyle karşılaşalı çok olmadı elbet... ama bloglar ne de güzel aldı başını gitti... forumlar kominite olarak hareket ederken bloglar bireysel olarak yürüyor yolunda ... bunu diyorum çünkü kralıydı bir aralar internetin forumlar... geriye kaldı şeytanın yanan külleri, o garip homurdanması... şimdi bloglar kutsal kılıcın çekip meydan okuyor iblisin kendisine.. ve şöyle diyor, biz gerçeğiz sen değil... ne dediğmii ben de bilmiyorum gerçekten sadece tenacious d dinliyorum... hastayım bu gruba bu arada... neyse demek isteyip de diyemediğim şey şudur... bloglar bu kalabalık sıkışık toplumda bizim yolumuzu bulmamıza yardım ediyor... ne de güzel yazarlar varmış meğer diyorum.. ne de güzel sanatçılar varmış.. ne de güzel üstadlar varmış işinin piri diyorum... web haberlerinden yemek tarifine kadar onlarca blog var... bence hepsine ödül vermek lazım ya neyse... o kadar param yok.. şştt ateşin var mı... tamam saol fhhh!! puff!!

21 Nisan 2008 Pazartesi

Pippa Bacca

çok taze bir olay.. kötü bir olay... kimsenin başına gelmemesi gereken bir olay... bu habere baktıkça üzülüyorum ben gerçekten... bakıyorumda gerçekten de insanlığın çivisi çıkmış... insanlık çoktan çizgisinden kaymış... nasıl bir sistem yapmak gerekir ki kimse suçlu olmasın... suç işlemeye gerek kalmasın... ya da nasıl bir yaratılış hatasıdır ki insan bu kadar suça meyilli olsun...

bu olayın duyulmasından yaklaşık bir iki hafta önce arzuyla bu konudan bahsediyorduk... gülüşüyorduk bi konu hakkında derken söz Pippa Bacca'ya geldi... dünya turunda olan italyan sanatçı türkiyede kaybolmuştu... gebze semalarında.. ben izmitliyim.. yalova izmit.. ikisi arasında mekik dokudum yıllarca.. gölcük, karamürsel, değirmendere, kandıra, kocaeli... ve gebze... bize yakın... ama inanın bunu söylemek istediğimden emin değilim; yine de söyleyeceğim... arzuya şunu demiştim: eğer gebzede kaybolduysa arzu, kesin bir kamyon şoförü onu arabasına almış, (söylemek istemediğim o şeyi yapmış), ve öldürüp bir yere atmıştır.. dediydim... iki hafta sonra bu haberi izledik.. gerçekten de üzüldüm.. hele ki Pippa Bacca'nın o fotoğraflarını görünce... içim daha da bi sızladı.. çünkü o kadar saf, gözleri o kadar ışıltılı ki, aynı benim sevgilim gibi...sonra yakalandı haberleri, o boku yiyen adamın görüntüleri... izledim... bir gazeteci çocuk şöyle diyordu..
"size yapma, dur dedi mi... italyanca mı dedi ingilizce mi, yoksa türkçe mi"
lafıyla adamı ne de güzel dövüyordu... ama yetmiyordu işte... insan eliyle boğmak istiyordu böylesine ruhsuz hayvanları.. haber devam ediyordu.. bu boku yiyen ruhsuz hayvan... Pippa Bacca'nın ırzına geçtikten sonra gelinliğini üstünden çalıyordu... arkasında hiç bir delil bırakmamak için (sperm gibi)... ama o kadar kaygısızdı ki evinde duruyordu gelinlik hala... ve Pippa Bacca' nın cep telefonu... aç gözlü bir hayvan...

gizliyorum haberleri de böyle, bir de eğilmiş yüzünü saklıyor.. gerçekten utanıyor muydu.. gerçekten utanıyor muydu... sanmıyorum... onun için sıradan bir şeydi belki de... onca hırsızlık suçundan hüküm giymiş biri için utanılcak bi şey değildi yeniden hüküm yemek...
şimdi bir şey söyleyeceğim ama belki biri kızacak... italyan bir sanatçı yerine bir türk kızı ölseydi ne olurdu acaba başka bir ülkede... ölen türk kızının bu yaşadıkları, ailesini nasıl etkilerdi.... nasıl feryat ederdi... ama Pippa Bacca'nın ailesi dünyanın çivisinin çıktığından haberder olmalı... ya türkiyede olacaktı böylesine üzücü bir olay yahut başka bir ülkede... nasıl bir sistem getirmeli ki bu dünyaya insan oğlu hiç suç işlemek zorunda kalmasın... eskiden din vardı... ama din saptı kendisi katil oldu, elleri kesti,, tecavüze uğrayan kıza iki yüz kırbaç cezası verdi, başka dinden olanların bağırsaklarını döktü, kafalarını kesti, yağladı ve yaktı... nasıl bir sistem lazım ki insan oğlunun yediden yetmişe her bireyi mutlu, gelecek kaygısı olmadan yaşayabilsin.. ve kimse barış için üstünde gelinlikle bir mesaj uğruna yol tepmek zorunda kalmasın, ölmesin.. bu imkansız... barışı getirmek için de kesinlikle bu saatten sonra kan dökmek gerek yine... yazık.. geridönüşümsüz bir yoldayız.. düzelmiyor

18 Nisan 2008 Cuma

the hunger site, aç insanlara yardım edin

geçen gün yazdığım yazıya "Cem Bey" bir yorum yazmıştı... şimdi size o yorumu aynen yayınlıyorum

Dünyada her 3 saniyede bir insan ölüyor açlıktan ve bunların büyük çoğunluğu henüz çocuk.Artık onlar için bir kampanya var!Tamamen ücretsiz!

Sizde bu kampanyayı yayınlayarak hem ziyaretçilerinizi arttırın hemde faydalı işlerinize önemli bir halka ekleyin.

Bu kampanya nedir?

Birleşmiş Milletlerin Açlık Sitesine Girin.

Orada Göreceğiniz Sarı Düğmeye Tıklayın.Dünyanın Herhangi bir Yerinde Aç Bir insan Yiyecek Alıyor. Size Hiçbir Maliyeti Yok, Yiyeceğin Parası Reklam Logolarını Görmeniz ile Reklam Yapan Sponsorlar Tarafından Ödeniyor,Tüm Yapacağınız Bu Siteye Girmek ve Yiyecek Bağışla Help Feed The Hungry) Düğmesine TIKLAMAK. Bir Saniye Sürüyor, Günde Sadece Bir Kere Bağışta Bulunabiliyorsunuz.İşte bu kadar kolay!

Nasıl yayınlayacaksınız?

Sitenin linkini aşagıda yazdığım bloglarımdan edinebilirsiniz ya da kolaylık olması için
cagdasdrama@gmail.com adresimden gereken HTML dosyasını gönderebilirim.Bir mail atmanız yeterli.

Not: Kampanyayı yayınlayan siteleri kendi blogum da Onuncuköy de asiller listesi adı altında yayınlamaktayım.Burada ki amaç katılımcıların çokluğunu gösterebilmek.Siz de kampanyayı yayınladığınız taktirda lütfen cagdasdrama@gmail.com adresime web sayfanızın linkini içeren mailinizi yollayın ve listede adınız yer alsın.

Cem Akkılıç

Kampanya detayları için;

http://cakkilic.blogspot.com/



http://cemologyonuncukoy.blogspot.com/2008/03/alik-kampanyasi.html

Kampanyayı blogunda yayınlayan ASİLLER

http://cemologyonuncukoy.blogspot.com/2008/03/alik-kampanyasi-ve-asiller-listesi.html


Önemli not:Kampanyayı yayınlamak isterseniz kolaylık olsun diye HTML dosyasını gönderebilirim.Tamamen size kalmış bir durum.

bunu araştırdım ve yeteri kadar şey öğrendim sayılır bu yüzden bende CEM beye burdan destek veriyorum verdiği destekten dolayı...

yapmanız gereken tek şey şu siteye gidip click here to give butonuna tıklamak..


tabi ben işin daha değişik bir yönünü keşfettim.. eğer bilgisayarınızda yahoo widget var ise benim gibi sizde sadece masa üstünüzden gün de bir kere o widgeti kullanarak yardımda bulunabilirsiniz.. bunu nasıl mı yapacaksınız...

öncelikle bilgisayarınızda yahoo widget in yüklü olması gerekiyor.. eğer değilse yukarıdaki Cem Beyin yazısını takip edip diğer yolu deneyebilirsiniz.. eğer bilgisayarınızda yahoo widget var ise tek yapmanız gereken gidip bu adreste bulunan eklentiyi indirmek... indirmek için tıklayın lütfen ...



indirdikten sonra masa üstünde çıkan pencerede "USE WIDGET" demeniz yeterli olacaktır.. bir kere tıklandıktan sonra widget geçici olarak kullanılmaz hale gelecektir... unutmayın ki günde sadece bir kere tıklama hakkınız var.. widget de bu mantıkla hareket ediyor...

rapidshare kod girme şu an için yok


rapidshare ile ilgili bir yazı yazmıştım daha geçen gün... bir sürü kodlar felan... daha zor oluyordu bilmeyenler için şimdi ise bambaşka bir uygulamaya geçmiş... adı da "happy hours" mutlu saatler... kod girmeyi devre dışı bırakmışlar... yine aynı şekilde iliyor tabi ki ikinci bir indirme için beklemeniz gerekiyor yine ya da modeminizi resetlemeniz... tabi niye böylesine değişiklikler yapıyorlar gerçekten merak uyandırıcı... en azından kedili/köpekli kod girmekten iyidir... bknz..

17 Nisan 2008 Perşembe

firefox eklentisi faviconize tab sekmeleri küçülten araç




Daha dün yakınıyordum firefoxa açtığım sekmelerin çokluğundan.. çünkü birden çok sayfa açıyorum ve gerekli oluyorlar... bir konuyla ilgili araştıram yapınca insan bir sürü sayfa açıyor.. ve böyle olunca da sekmeler sığmıyor ve kaydırma çubuğu devreye giriyor.. o da biraz yavaş ve sinir bozucu.. derken firefox eklentisi olan Faviconize Tab eklentisini keşfettim.. gerçekten çok kullanışlı.. girdiğiniz sitelerin, ya da blogların genellikle bir faviconu vardır... sekmelerde site isminden önce bulunan küçük bir resim (ya da site adresi önünde bulunur) ... işte bu program sizin sekmelerini küçücük yapıyor ve favicon haline getiriyor... bunun için tabi önce bir kısa yol yapıyorsunuz...

önce gidip bu adreste bulunan eklentiyi indiriyoruz ve kuruyoruz... ondan sonra da firefox bizden eklentinin aktif olabilmesi için firefoxumuzu yeniden başlatıyoruz..

şu anda eklenti aktif fakat ayarları yapılması lazım... bu yüzden firefox tarayıcımızın "araçlar" sekmesinden "eklentiler" seçeneğini buluyoruz ve açıyoruz...

eklentiler arasından Faviconize Tab eklentisini buluyoruz ve seçenekleri tıklıyoruz... karşımıza açılan pencerede şu seçenekler var;
alt + click = alt tuşuna basılı tutup herhangi bir sekmeyi tıklarsak o sekme küçülür.. aynı şekilde bu işlem geri alınır
ctrl + click = ctrl tuşuna basılı tutarak....................işlem geri alınır
shift + click = shift tuşuna basılı tutarak ........................ işlem geri alınır
double click = iki kere tıklayarak sekme küçültülür...

aşağıda bulunan "enable auto faviconize" seçeneğini işaretlerseniz aşağıdaki kutu aktif olur... bu kutuya girdiğiniz url ler o url'ye giriş yaptığınızda otomatik olarak küçülür... eğer bu işlemi gerçekleştirmek istemiyorsanız "enable auto faviconize" kutucuğunu işaretlemeyin...

16 Nisan 2008 Çarşamba

Rapidshare Kod Girme

RapidShare'ye girmeye çalışıyorum deminden beri.. daha doğrusu bir şeyler indiriyorum derken bir farklılık farkettim... karşıma bazen sekiz bazen altı tane kod çıkıyordu... tabi ben tüm kodlaarı giriyorum... ama sadece dört hane alıyor... hiç dikkat etmeden deniyorum bir türlü olmuyor... sonra anladım...
"please enter all letter having CAT below."... eğer aranızda hala çözemeyen varsa yazayım buraya.. reimdeki doğrulama kodlarına iyi bakın... hem köpekler var hem de kediler.. sadece kedilerin bulunduğu kodlar girilcek... neden böyle bi şey yapmışlar bilmiyorum... ama gerçekten bana gereksiz geldi.. zaten üyelik olmadan indirmek bir dert... neyse.. zaten çok önemli bir şey değil...

15 Nisan 2008 Salı

Dedektif olacaktım





Son günlerde pek bi şey yapmıyorum artık.. yani nedir o derken.. nerdeyse yemek bile yemiyorum... yiyemiyorum... sırf internet ve işte blog... bloga da pek bi şey yazdığım yazım yok aslında ama daha sık çizip yazıcam tabi ben...



her neyse efendim, bilgisayar başında otura otura popom nasır tutarken dün akşam bi dizi vardı cnbc-e de... adını unuttum.. fekat klasik deliller-polisler--cinayet-suç filmi... böyle bir film tarzını klasik yaptım ya helal olsun bana... efenim... işte ben bunu bi yandan izliyor gibi yapıyorum.. bi yandan da bi şeyler indiriyorum, sevdiğim blogları okuyorum felan.. baktım aradan bi zaman geçti.. katili bulmuş bunlar... heh dedim aferim... iyi... neyse dedim şunu da indireyim dedim... onu indir felan bunu indir.. baktım tekrar televizyona bu sefer başkasını sorguluyorlar.. katil oymuş meğer.. eh dedim iyi buldular ya iyi yani... bu arada ben hala indiriyorum ne indiriyorsam böyle sınırsız bağlantı ya... ipini koparmış.. neyse itşe... derken aradan bi vakit geçiyor sigara yakıyorum, gene bi baktım tv ye... bu seferde katil başkası diyorlar... ÜLEN dedim ne biçim polis bunlar... insan insana bunu yapar mı yav.... yeter artık bulun şu katili... bi şeyi beceremiyorsunuz, çektirin gidin burdan diycektim.. tabi durdum.. durdum çünkü bu sadece bir dizi filmdi...



hayaller alemine daldım tabi ben.. ben aslıdna küçükken de böyle dedektif gibi bi şey olmak... dedektif olmak isterdim... böyle pardesü, acaib bi tavırlar.. karizmatik böyle... saçlar sakallar birbirine karışmış.. ağarmış biraz da... herkes sana böyle itimat ediyor.. sen olmazsan hiç bi cinayeti aydınlatamıyorlar... her haltı bu adam yiyiyor.. işini yapmayı istemiyor böyle pek nazlı ama iyi de yapıyor... hiç bi şey kaçamıyor elinden... öyle bi şey olmak istiyordum.. tabi bunun etkisinin çok fazla amerikan filmi izlemek olduğunu ergenlikten çıktıktan sonra farkettim... olsun ama.. hala bile olmak isterim.. ne bielyim böyle kurslar felan olsa amma süper olur... işte dedektiflik bürosu.. felan.."alo kocam kayıp" ," işte burda bayan..","aaaa yatağın altına gizlenmiş" felan.. ne süper olurdu yav... isterdim yaa... niye olmasın hayallerim var benim.. hayal kuruyorum o halde varım... düşünüyorumda arada... evet... ben de seni seviyorum.. tabi canım... neden olmasın olur olur...

13 Nisan 2008 Pazar

Garip blog adresleri


gerçketen ilgimi çeken bir şeyi yazmak istedim.. garip blog adresleri.. aslında sadece blogger üzerinden baktım bunlara.. çok enterasan adresler buldum.. tabi bunların çoğu terkedilmiş bloglardı... ama isimler gerçekten ilgimi çekti... benim blogumun adıyla bol bol dalga geçiyorlardı zaten bazı arkadaşlarım.. ben de bir merak ettim ve birazcık kurcaladım.. çok emek harcamadım tabi.. süper bi şey de bulmuş değilim.. ama paylaşmak istedim... bazı adresler birazcık müstehcen... bazıları tartışılır...
işte sıralıyorum.. hatta kategorilendirdim..

hakaret tarzında olanlar; salak , beyinsiz , geri zekalı , angut , orospu , kız kurusu , ahmak ,

biraz daha farklı kategori bunlarda.. gerçekten arka arkaya koyuldukları zaman enterasan.. doktor , oha , blogsuz , bismillahirahmanirahim , allahsız , şeytan , gece lambası , kilot , şımarık , cici , kadın kokusu , ahlaksız , tecavüz , zatüre , sigara , kimliksiz , soy ağacı , trafik , tayyip , burak kut ...

bir de renklerle var ki bu hoşuma gitmişti... beyaz , siyah , mavi , yeşil , kırmızı , sarı , lacivert , pembe , gri , kahverengi ...

Objelerde var ki... aslında daha çok bulabilirdim.. ama fazla aramadım tabi kii.. :) ;saat , ayakkabı , kalem , silgi , monitör , klavye ...

akrabalık derecesine göre... :) ; yeni gelin , kaynana , kızımız , oğlumuz , anne , baba
bunlarda hayvan isimleri; öküz , köpek , kedi , inek , maymun

ve son olarakta tatlı bloglar.. :)
jelibon , şekerci , kurabiye , çikolata ...

bu blogların bazıları hiç kullanılmamış.. bazıları yabancı blogar... ama isimleri enterasan geldikleri için burada paylaşmak istedim.. sevgilerle.. eğer sizin de enterasan blog isimleriniz varsa... paylaşabilirsiniz...

1 Nisan 2008 Salı

Boka batan blogger..

Uzun zamandır ne yazı yazıyorum.. ne de çizim yapıyorum.. bunun üstüne bir de paso bilgisayarda oyun oynuyorum.. bilgisayarı benden çocuk gibi geri isteyen babamsa ayrı bir mevzu... fekat... artık farkına vardım ki blogum gerçekten içler acısı bir hal almış... ne yeni yazı var... ne yeni yorumlar var... ne bir aktifite efenim.. ne bir söyleşi... umarım hepsi zamanla yapılır diyorum... ve yapmaya başlıyorum artıkın.. son bi kaç gündür sadece blogun tasarımıyla uğraştım ve gördüğünüz gibi gerçekten de ... gerçekten de.. neyse ağzımı bozmayayım.. gördüğünüz gibi başlığım "bok" la başlıyor.. ama aslında "bok" bir küfür değildir.. aslında bir gerçektir.. bok arta kalanlardır... bok yediğiniz içtiğiniz şeylerin belki de ruhudur... yani belki de bok bir süzgeçten geçirilmiş en sade gerçekliktir.. o yüzden "bok" u seviyorum.. evet yanlış duymadınız.. "ulan bu adam uzun zamandır yazmıyordu.. keşke hep öyle kalsaydı "diyenler var gibi sanki... ama durun.. kendimdeyim.. gerçekten... şimidi efenim... blogumun bu halini görünce... diğer bloglara baktım... baktım ki onlarda bok gibi.. herkesin blogu bok gibiydi.. yani neymiş.. gayet sade... gerçek.. süzgeçten geçirilmiş... bende bu benzerliğie sadeliğe dayanamadım... gaza geldim... ve blogumun ağzına bir parmakta ben bok çalayım dedim.. unutmayın ki o kadar çok bok kelimesini kuallandım ki... google de bir ay içinde siz bok diye aradığınızda boka basçağınızın garantisini verebilirim.. ya da işte öyle bir şey...



şimdilerde aklıma yeni dahiyane fikirler gelmekte... aslında bu işi profosyönel olarak bile yapabilirim.. nasıl mı.. bilmiyorum gerçekten böyle zor sorular sormayın bana... ama blogumu seviyorum.. blogger'ı ise ayrı seviyorum.. draft blogger'ı ziyaret ettim de bugün... değişiklik var.. google araçlarını ekleyebilme gibi.. bu gerçekten güzel olmuş.. ordan burdan kodlarla şey yapmamamıza gerek yok gibi nerdeyese.. çünkü o kadar çok araç var ki.. ama diğer yandan blogger blogger işte... mahsus diyorum blogger diye ya.. google de çıkayım diye... draf blogger dedim yine işte aha.. buyrun... azcık da google diyeyim de iyice havam olsun gız.. :)


hadi pa-payy!! itici olasım geldi.. çok pardon

21 Şubat 2008 Perşembe

nlogum.. blogum






sevgili blogum... sevgili nlogum hatta.. nlogum diyorum ki artık çünkü blogluktan çıkmış durumdasın... çok uğraşıyorum artık diğer hayatımla... ama işleri yerine koyma hayalim var.. umarım bunu gerçekleştirebilirim.. tek dileğim bu... blog yazmak bir sanat olsa gerek.. internet, bilgisayar bunlarsa dünyanın en büyük nimetleri tabi ki.. elbet en kısa zamanda geri döneceğim.. hem de boş bi şekilde değil... daha alakalı olarak döneceğim...






neyse bugün nasıl perişan olduğumu anlatmak istiyorum sevgili nlogum sana... sevgili nlogum... öldüm bugün.. kız arkadaşım bugün yalovaya geldi ve istanbula beraber dönelim dedi.. bu arada bu internt kafade ki " M" harfi çok inatçı bi türlü yazamıyorum.. tabi "A" da öyle ..."Z" de öyle.... neyse efendim çıktık yola bindik harem otobüsüne ama arzunun bavulları tabi ki bir önceki otobüste dudullu da inecek.... biz içimiz rahat gidiyoruz.. fekat bi telefon arkadaştan.. bavullar yok.. bavullar dudullu da inmemeiş.. tabi inemezlerdi... peki esenlerde ne işleri vardı.. bilmiyorum... derken hemen ilk garaj da otobüs değiş.. değiştik.. ve bizi 23 numaralı bir otobüse bindirdiler... yolda gidrken bi de şunu hesapladım.. bi önceki otobüsteki koltuk numaralarımız.. 9 ve 10 du.. şimdi ki ise.. 13 ve 14.. toplarsan 46 yapar.. iki otobüs değiştik.. 2 ye bölersen 23 yapar yine... arabanın plakasını bile söylemiyorum sevgili nlogum... sonra gittik esenlere... bulduk kargo türkü.. aldık ölü gibi ağır olan o cesetleri.. pardon.. kutuları... ceset gibi ağır olan ölüleri.. her neyse.. zıkıdınak zıkıdınak diye yürüyoruz yollarda.. kutular dolu çünkü.. şöyle bi ses geliyo "zıkıdınak!!!" ... ciddiyim sevgili nlogum... sana neden yalan atayım.. höyytt!! evet..

sonra efendim... ordan hareme geçtik.. orda yarım saat bekledikten sonra tabi dudullu servisi geldi... orda hemen indik.. oh be eve sadece taksi kadar mesafe kaldı dedik.. ve bi taksiye bindik.. eve geldik ki ne göreyim.. tabi ki iski evin önünde dev çukurlar açmış.. iskinin kendisi de kepçesiyle evin önünde bir yaramaz çocuk edasıyla adeta oyun oynuyordu... eve girdim ve evde üç gündür suları olmadığını gördüm... ve ben çok fena sıkışmıştım sevgili nlogum.. hatta öyleki şu an bile tuvaletim var ama bu net kafede tuvalet yok... ya-ya.. ben sni özledim nlogum... :)

benzer yazılar

Related Posts with Thumbnails