27 Temmuz 2007 Cuma

tembel teneke...


böyle bi gerim gerim oldum ki anlatamam... son bi kaç haftadır ..yatıyordum sadece derken.. süper bi şey buldum.. need for speed most wanted... oyunu önceden de biliyorum tabi ki.. bilmem mi.. ama böylesine oynamamıştım.. bi kaç türkçe ingilizce sölükle herşey daha anlaşılır hale geldikçe hırs yapıyorsun.. "hadi bakim oyunu bitirmen lazım.. vatanımız için.." ," emredersiniz komutanım"... oyunu oynadıkça oynuyorum.. fakat böyle zor bir oyun olamaz ya.. o polisler bi düştü mü peşime.. oyunda polisler kovalıyor puan gibi bi şey alıyorsun. aranma bilmem neyin.. işte takılıyor peşime polisler.. ama yani.. nasıl anlatamam.. mesela dükkana müşteri geliyor.. kızıyorum ben müşteriye.. tam zamanında geldi yav.. diye.. oysa müşterinin ne suçu var.. most wanted ne ki.. müşteri veli nimettir bi kere.. her neyse efendim.. bu yeni gelen bilgisayar da sardı beni zaten.. bi tek internetimiz yok.. o da benden önce telefon faturası yatmamış... ne acaib iştir ben anlamadım.. sonra kapatılmış hat tabi.. nerde kalmıştım.. şimdi oyuna ben kendimi kaptırınca fena oluyorum böyle.. acaib bi insan haline geliyorum... mesela ahmet geliyor yanıma" moruk, hadi gel yemek yiyelim".. "yav burda polisle başım derte sen hala yemek diyorsun.. hayret bi şey ya!!"..tabi sinirleniyorum hemen...
her şey gerçek ya... öyle sanıyorum ben.. gelip dalga geçiyor esnaf benle.. "ferhat bas gaza polis geliyor"... mesela tanıdık polis müşterilerimiz de var.. benle şöyle dalga geçiyorlar..." bak sana puan getirdik al bakim".. yanındaki hemen tavrını takınıyor..." yasaklandı olum bu oyun haberin yok mu??" " ne alak abi.. need for speed bu.." " ellerini başının arkasına koy " " efenim??"
tabi bi ara ben çok zor bir bölümden geçtim.. nasıl gaza gelmişim.. bi yarışı bi insan evladı 8 kere yapmak zorunda kalınca acaib seviniyor sonunda... "olee!!" diye bağırmıştım bi ara sevinçle işte.. dükkana bi kadın girdi tabi o ara.. yani.. napim.. kadın korktu.. direk göz göze geldik böyle.." ben böyle eller havada kaldım.. kadın pırrrr!!.. çok acaib bi şey oldu o an.. zaman durdu.. böyle bi garipti.. çok acaibti ya.. kelimelerle tarif edemiyorum bakın.. yerin dibine girdim kısacası.. ben size öyle diyim....



geçen gece bi şeyler çiziyordum balkonda... saat böyle sabahın 3'ü felan.. yere bakıyorum böyle.. yalnız bu arada kafamda bi şeyler dönüyor.. hikayeyi çizmiyorum ama kafamın içnide seslice okuyorum felan.. bi bakmışım... aradan bi buçuk saat geçmiş.. ben hala yere bakıyorum.. neden bilmiyom valla.. garip di mi.. aslında ben bambaşka bi şey anlatıcam.. eğer şu dünyada en bahtsız kişi varsa inanın ki o da benimdir.. şimidik.. efenime söylim.. ben yolda yürüyorum bi gün.. iş dönüşü.. işten erken çıkmışım... hasan beyler erken teşrif etmişler felan... kıyak yapmışlar bize.. duacısı olmuşuz orda.. neyse.. yolda yürüyorum.. yolumun üstünde bi durak var.. şöyle giderken eller de cepte benim.. böyle bi baktım böyle tipim bi kız.. yani benim tipim.. tipimin sınıfına giriyor.. tip sınıfım var.. esmer sarışın, kumral o kadar.. kendisi kumral bir bayan.. pek de zarif.. çok da güzel.. böyle ne bileyim.. insan içinden " ah ulan.. tanrım beni baştan yarat be" diyesi geliyor o an.. neyse eller cepte gayet sevimli bi şekilde ordan geçiyorum.. kız da bi ara sanki bana baktı.. ben de gözler kısık yandan yandan bakıyorum abi...










yani var ya dedim ya benden bahtsızı yok.. karşıma tam orda bi köpek çıkmasın mı... köpeklerden acaib tırsarım ben.. köpek de böyle dev gibi.. sonradan öğrendim.. teriermiş cinsi.. ya küçük büyük farketmez.. hepsinin ısırma kapasitesi var sonuçta.. köpekle ben göz göze geldik tabi... köpek havlamaya başladı.. gıcık gıcık havlıyordu köepk ben de "şşşşt!" diye sakinleştirmeye çalışıyorum.. kıza rezil olcam... köpeğin inadı tuttu sanki.. bu kadar olur.. bir baktım yavaş yavaş yürümeye başladı bana.. aha dedim ayvayı yedim ben.. kalpten gidicem zaten... köpekleri sevmiyor değilim.. iyi anlaşamıyoruz.. o kadar yani.. ben geri döndüm.. ama yavaş yavaş böyle.. sanki hiç tınmıyorum gibisnden.. aslında korktuğum için değil de aklıma bi şey geldi o yüzden geri döndüm mesajı veriyorum.. meğer mesajı alamamış bu köpek...










vay ben bi panik yaptım anlatamam size... bi ara köpeğin pati seslerinin güçlü seri bir hal aldığını anladım.. aha dedim kovalıyor.. şöyle koşmaya başladım.. bir anda panikle arkama döndüm baktım.. köpek sabit duruyor orda.. meğer koşmuyormuş.. tabi ben öyle arkamı dönüp bakınca.. bir anda fırladı yerinden.. yav dedim bu kadar olur.. tam tırstım ama.. o dişleri bi görseniz.. küçükler belki ama keskin acaib bi şey bunlar.. bi ara "imdaaatt!!" diye bağırdım.. ama fazla sessli değil.. o arada kzıın önünden geçiyorum.. yav var ya aklıma geldikçe sinirden gülüyorum... umarım bi daha o kıza denk gelmem.. kız görünce beni herhalde bi güzel kahkahayı patlatır..
"puhahaha!! bakın-bakın.. şu adam var ya şu adam"," eee?"," terier cinsi beyaz bir köpekten koşarak kaçtı puhahaaha!!" , " yuhhh!! nıhhahahaha!!".. böyle bir anın yaşanmasını istemiyorum yani ... yerin dibine girmiş bu kişiliğimi.. neden böyle bir şey oldu ki.. bu arada allahtan yolda dönebeçler vardı.. izimi kaybettirdim... köepk bulamadı beni.. aynı most wanted'ı gerçeğini yaşadım bu sefer.. ya zaten ben dünyaya köpek oalrak gelseydim de korkardım yine köpeklerden.. olmadı kendimden korkardım... hayret bi şey.. bağlayın şunları yaa...

13 Temmuz 2007 Cuma

ROCK değil ROÇK !!!

resimleri büyütebilirsiniz.. büyütünüz.. lütfen :)



bir zamanlar iki kafadar rockçı varmış.. bu adamlar roçk yaparmış... dikkatinizi çekerim.. rock değil.. roçk... derken bir gün evde öylece pineklerlerken.. bir yarışma duyurusuna denk gelmişler.. "ROCK STAR" yarışmasına.. herşey buraya kadar gayet iyi.. çünkü onlar süperlermiş.. anasını satarlarmış ortalığın.. başlamışlar yola koyulmaya.. binmişler otobüse.. olmamış.. otobüsten atılmışlar bir teyzeye yer vermedikleri için... onlar ancak genç kızlara yer verirlermiş çünkü.. zaten teyze de amerikan ajanıymış.. fazla cadolozmuş belki de.. derken bir taksi tutmuşlar.. beğenmemiş taksici onların tiplerini.. köşedeki kokereççide indirivermiş onları derken soyulmuşlar kokoreççi tarafından.. ama biliyorlarmış herşeyin bir test olduğunun.. varmışlar gitmişler.. nihayetinde varmışlar şu yarışmanın düzenlendiği yere...

yaptırmışlar tabi ki kayıtlarını görevli kıza.. demişler ki.. grubunuzun adı ne??.. ROÇK demişler... kız baka kalmış.. iyi demiş.. grubunuzun adı ROÇK.. gülmüş tabi orasıyla burasıyla da sessizce.. masal bu ya.. başlamışlar sıra beklemeye.. kendilerinden eminlermiş.. onlarca grup varmış.. sonradan duymuşlar.. yarışmanın adıda ROÇK muş.. öylemiymiş acaba yoksa çizer yanlışlıkla yukardaki televizyon anonsuna ROÇK yazdığı içinmiymiş.. çok da önemli bir ayrıntıymış sanki.. neyse demişler o kadar önemli değil.. bi de demişler ne oluyo bu miş-li geçmiş zaman.. amaan demişler.. yazar işte.. mal demişler.. yazar bi şey dememiş tabi.. belki çok kızmış ama dememiş.. neyse efenim başlamışlar bunlar hayaller kurmaya.. daha yarışmaya çıkmadan anasını satayım... salak mı bunlar ne.. salak mı bunlar neymiş.. işte öyle bi şey-miş..

başlamış bu inekler dua etmeye.. ROCK TANRISINA.. bir yalakalık efenim bir yalakalık.. allahsız mı bunlar ne demiş şimdi yazar.. neyse demiş içinden.. mükemmel gruplar çıkmış harika gruplar.. sıkmaya başlamış bi de hikaye.. okuyucuda bi halt olacak sanıyormuş.. ama okuyucu da aslıdna umutluymuş grup ROÇK kadar.. biliyormuş onlarda.. harika bir performans sergilencek...
ilk önce grup çıtlama çıkmış sahneye.. mal mısın sevgilim adlı şarkıyla kırıp geçirmiş seyirciyi.. derken çıkıvermiş grup otada konar ... şarkıları ziftin pekiyle daha da bi şenlenmiş ortalık... sonra da çıkıvermiş grup zart.. oyunu ver allah aşkına şarkılarıyla hem gündeme hem konsere vurmuşlar damgalarını.. damgasını.. damgalarını.. sorna da grup fırlat beni çıkmış.. şarkıları dün gece az daha basılıyorduk adlı şarkılarıyla yoğun bir duygu seline neden olmuşlar.. derken sıra gelmiş bizim grup ROÇK 'un kendisine.. allam nasıl bi sevinç.. nasıl bi sevinç.. tabi insan heyecanlanır.. tabi insan heyecanlanırmış.. ağzı kulaklarına varmış tabi bunların... işte demişler gün bizim günümüzdür.. olum demiş biri.. işte bu.. biri demiş.. olumlu konuşma..
demeseymiş iyiymiş.. konser öncesi.. yazar da bırakmış hikayenin sonunu şu son iki kareye...


her şey tam güzelmiş... çıkmışlar sahneye bunlar... her şey güzelmiş işte.. yazarın aklına gelmiş bunların ona mal deyişi... keşke demeselermiş..


derken herşey bok olmuş.. afedersiniz bok dedim.. aha yine..

7 Temmuz 2007 Cumartesi

amaçsız yazı

hikayenin çizilip yazılma tarihi: 06/07/07... öğleden sonra civarları... efkarlı bir gün.. efkarlı bulutların gizemli yolculuğu... böyle yağmulrlu günlerde ben acaib oluyorum.. bambaşka biri doluyor içime.. o bakımdan bugün böyle şeyler çizip yazdım nedense.. yazıyla başbaşasınız.. bu yazının herhangi bi amacı yoktur...saygılar...

aslında benim en büyük hayalim bir pazartesi sabahı uyandığımda kravatımı takıp gideceğim bir işimin ve ben giyinirken geride bıraktığım sıcak yatağımda duru bir güzelliğin olmasıydı.. ama olmadı... bunun için hiç üzülmedim.. bu bir hayaldi sadece.. başarabileceğim bir şey değil...



18'li yaşlarımda uzun bir saçla gezindim durdum... benim hiç şekil almayan, jöle tutmayan saçlarım (bakmayın kendimi yapılı çizmişim, oysa sıska herifin tekiyim.. :D ) .. ama tabi sonraları saçlarımı kesmek zorunda kaldım.. çünkü çizim yaparken önüme düşüyor.. ve gözlerimi ağrıtıyordu.. zaten ben kendimi bildim bilei çiziyorum... ilk okul dörtten ta askere kadar hep bir dergide karikatürist olmayı hayal ettim.. ama olmadı... lise birdeyken SUAT ÖZKAN eskizlerime baktı.. yüzyüze hiç görüşmedim onunla.. dost aracılığı ile.. "hikayeler iyi ama çizimler acemi" demiş.. doğrdu da demişti.. o zamanlar lise birdeydim.. çizimler acemiydi.. gençtim.. toydum.. sonraları tekrar LEMAN dergisine çizimlerimi gönderdim.. zarfın içinde sayfalar dolusu çizimlerimi iadeli tahadütlü ( nasıl yazılıyor bilmiyorum ) gönderdim....çok da fazla göndermedim elbet.. ama belli aralıklarla gönderdim işte.. iyi demediler.. kötü de demediler.. hiç bir şey demediler.. hiç gidip de bizzat görüşme fırsatımda olmadı.. zaten vazgeçtim sayılır..



askere gitmeme bir kaç yıl kala ORHAN VELİ KANIK'la tanıştım.. o an anladım ki ben şiirlere de aşığım.. ORHAN VELİ KANIK'ı okurken o adamın ince ruhlu, harika bir insan olduğunu hissettim.. ORHAN VELİ KANIK'ın resimlerini bir kez olsun bile bakmadım.. özellikle bakmadım.. çünkü onun suretini kafamda çizmiş bulundum.. böyle kalsın istedim..



en çokboş olduğum.. yani kafamın içinin sadece ilham perileriyle dolduğu vakitler sadece sonbahar vakitleridir.. benim en ama en sevdiğim mevsim.. yağmur altında ıslanırsın böyle.. çok severim.. bazen gerçekten de o yağan yapmurun kutsal olduğuna inanırım.. diğer mevsimlerde birikmiş günahlarımızı alıp götüren, bizi arındıran kutsal bir yağmur olduğuna inanırım... hayatımda olmazsa olmazlarım vardır.. bunalrdan biri sonbahar. ve yağmurlar.. diğerleri ise şöyle sıralanıyor... sigaram, kolam-kahvem ve elbetteki sırt çantam..
çantamın içinde enelr olduğunu bilmek ister misiniz?



- fazladan iki paket sigara..
- iki adet çakmak
-birazcık para
-küçük bir çanta içinde kuru boyalarım.. 120 küsür bi şey.. her an bi şey çizmek isteyebilirim..
- deodarantım
-ilaçlarım (aspirin, vitamin felan )
- her an okunabilecek çizgiroamn kitabı.. yeni eski farketmez.. her zaman okunma gibi bi özelliği vardır çizgiroamn kitaplarının..
-bir dosya dolusu eskiz.. ve boş sayfalar.
-bir küçük el feneri..
-bazen traş makinem
-bilgisayar manyağı olduğum için.. cd çantam... içinde boş cdler.. mp3ler..programlar var..
param osla bi de laptop alacağım.. ama o kadar kazanan bi insan değilim..
-iki adet güneş gözlüğü.. ikiside aynı.. biri yedek.. kırılırsa diye..

zaten çanta deprem çantası gibi olmuş gerçekten... pek bie şey demiyorum kendime.. bazen yuh diyorum.. ama ihtiyacım olan şeyler.. bi kadın kol çantasında nasıl makyaj malezemesini.. onu bunu taşıyorsa.. amaaann neyse.. :)

hayatımda hiç pişman olmadığım.. asla da pişmanlık duymayacağım tek şey sanırım askere gitmek oldu... çok güzel şeyler yaptım orda.. yaptığım en doğru şey askere gitmek oldu gerçekten de... askerliğimi Ankara Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda yaptım.. benim görevim ne miydi.. ne değildi ki.. elbet silah tutarak yapmadm askerliğimi.. keşke doğuda da yapsaydım.. isterdim.. katkoğuş görevlisiydim anacım.. sonracığıma yazıbüro da görevliydim.. yazıcıydım ben.. sorna garsondum.. daha bi sürü şey yaptım tabi..



hayatımda ilk defa bilgisayara dokunmamış olsam bile.. bilgisayar başına vermeleri beni gerçekten de çok güzeldi.. "taburu çıkar.. şunları yaz.. bölük komutanına gitçen.. ordan tabur komutanına.. durma... yazmaya başla.." o aralar işte klavyem gelişti bayağı bi.. yazıbürodaki arkadaşlarla yapılan muhabbetler iyiydi.. tabi beni yazı büroya gökten almadılar.. ordaki arkadaş sayesinde olmuştu.. serhat diye bi arkadaş.. selam olsun ona burdan.. çok güzel bi insandı.. istanbullu birisi..



garsonlukta yapmıştım.. yüksek rütbeli subaylarımızın gelip yemek yediği yerde onlara hismet ettim.. çünkü onlar devamlı çalışıyordu.. belki size öyle koaly ve basit gelebilir ama bir asker asla boş durmaz.. aldığı parayı boşuna almaz.. (babam emekli astsubay benim.. amcam da öyle.. allah rahmet eylesin yükü babam da öyleydi.. kuzenim de şu anda marmariste astsubay.. ben bi şey olamadım.. :) )



tabi askerde en çok salladığım anlar kolahanede geçri.. orda diğer arkadaşlarımın yıkanan elbielerini ütülerdim.. hadi koçum çabuk bitir felan derken. .iki kişi yapardık biz bu işi.. yakup diye süper bi arkadaşım vardı.. onunla beraber.. çamaşırlar yıkanırdı makinede.. biz hemen kaytarırdık o ara.. kafetaryada bi şeyler yer.. içer.. turlardık.. sorna gelirdi ütü zamanı.. haydaa başlayın bakalım.. :) bi de o 40 kişinin bir takımı olmazdı.. bi sürü ıvır zıvır vardı.. onları ütüle.. üç kat yukarı taşı.. 30 X 3 desek.. 90 kıyafet.. takım felan.. her hafta sonu.. :)



tabi askerdeyken ben bi de gitarla tanıştım.. vay be dedim gitar.. zaten istiyordum çalmasını.. herkes çalıyordu.. hani böyle görüyorsunuz ya gitar çalanları.. waowww!! felan diyordum ben.. ama anladım ki o kadar da özel bi şey değil çalmak.. tabi güzel bi şey.. ama hani büyük insanlar gitar çalıyor felan.. amaan neyse işte anladınız.. gitarı orda tanıdım.. şimdi çok güzel bi gitarım var.. ağustos böceği gibi çalıyorum durmadan.. tıngır!!tıngır!!! :) bestem bile var yav.. :D

5 Temmuz 2007 Perşembe

bugün öylesine bir gün mü acabaaa?


şu saatler tam olarak... 05:38'i gösteriyor.. şimdi diyeceksiniz ki siz "bize ne abicim.. ne yani.. süper mi oldun.. oo yazık lan mı diycez.." demeyin tabi.. paylaştım öylesine bi öldürmediğiniz kaldı he.. ama demediniz allahtan.. sağolun.. bugün kafam pek karışık .. yani.. saçma şeylerle doldu.. bu hafta boyunca hiç bi şey üretemediğime dikkat ettim.. vay anasını dedim ya.. vay anasını ... kafam dolu olunca.. ben bi şey yapamıyorum.. kafamın boş olması lazım.. önüme böyle cips atın mesela.. kola verin bana.. sigaram... bilgisayarım.. kalem kağıdım.. bu kadar.. başka bi şey istemem.. bunun üstüne bi de asgari ücret verin yeter.. valla yeter..
efendim ben bugün bi çalıştım bi çalıştım.. anlatamam.. dört tane kutu taşıdım yav.. gerçekten.. ama ağır kutularda bunlar.. küçütüler.. hacim olarak düşük.. kütle olarak yüksek değere sahip dört kutu.. belimi incittim.. bi de bileğimi.. tam da bu saatlerde bi şeyler çizesim geldi.. ama bileğim gerçekten incinmiş.. doktara gidicem yahut kendi kendine geçsin diye bekleyeceğim.. hani derler ya.. "kendi geçer o"...

_efendim bunu ben söylemek istemezdim ama kansersiniz..
_kendi geçer o bi şey olmaz..
_iki aylık da ömrünüz var...
_geçer ya.. gece üstüm açık yattım.. ondandır.. belime sıcak havlu koyarım.. ne kanser ne hepatit.. bi şeyciğim kalmaz...

bugün böyle kafama takıldı gene bu seçim muhabbeti... ya dedim oy vereceğiz.. daha kime vereceğimizi bilmiyoruz.. oysa biliyorumda.. işte şimdi de acaba demeye başladım... sanki bi tek benim oyumla mı dönecek her şey demeyin.. olabilir.. dönebilir.. herkes aynı şekilde hareket ederse biz olur.. olar.. biz olar...

derken efendim bu seçim kampanyaları.. çok komik.. işte cem uzanınkiler.. onunkiler.. bununkiler derken.. baktım AKP ninkiler.. güldüm gerçekten.. yola devam.. tabi ya.. devam... sen zaten benim gözümde "ananıda al git " diyerek terbiyesizlik edip gözümden tam anlamıyla düştün.. asla unutmam o sözü.. ki bu kişinin (kimden bahsettiğim bariz ) geçmişinde sarffettiği kelimeler de pek iç açıcı değil.. ünlü şair... sayın EX BAŞBAKANIMIZ... yola devam.. babanın yolu değil.. benim oyumla geldin.. öyle de ineceksin diyip hıncımı aldığımı sanıyorum...
hele şu geçen hafta.. geçen ay.. nerdeydi.. ne zamandı unuttum.. şey geldi aklıma.. hani şu kömür yardımı.. ey allahım ya.. burası nasıl bi memleket demekten sıkıldım.. bu memleket nasıl insanlar barındırıyor böyle.. anlayamadım... yav allah aşkına.. köümr ne yav.. bak mesela illa ki dağıtacaksın bi şeyler.. klima dağıt.. olmadı soğuk su dağıt ya.. vallahi billahi soğuk su dağıtsalardı yemin ederim ki daha iyi olurdu.. sevabına hiç olmazsa.. bu seçimlerden nefret ediyorum.. çünkü herkes şekilden şekile giriyor... salaklaşıyor.. ne ...ok yiyeceğini şaşırıyor..
bi de en kızdığım şey de o giden paralar.. seçim için harcanan paralar...vallahi billahi yazık o paralara... mesela arabalarla.. eskortlarla geziyorsunuz.. tamam.. illa ki.. mecburen.. ama bu para benim param anasını satayım... o minibüslerin otobüslerin benzin parası benim ulan!!!.. çok sinirim bozuluyor bunlar geldikçe aklıma.. helikopterler.. onun da yakıtının bilmem nesinin parası benim.. ama daha hayatımda ben helikoptere binmedim hiç... binmedim anasını satayım...


neyse işte efendim.. ben gene sinirlendim tabi.. ama bugün aklıma bi şey geldi.. dahası bundan bir saat önce banyoda duş alırken aklıma geldi.. bi aralar babamın bir arkadaşı anlatmıştı hikayeyi.. banka personeli arar.. kişinin doğum gününü kutlar.. sorna da araya.. bi de borcunuzun son ödeme tarihi der.. adam şaşırır.. :)) tabi bu seneler öncesinin hikayesi.. bayağı bi oluyor yani.. banyoda bunu yazdım kafamda sonra acele acele çizdim.. buyrun :)) beğenecek misiniz bakalım.. :)) sevgilerle.. oyy benim canım okurum benim.. gözlerin pırıltısına bak.. maşallah

benzer yazılar

Related Posts with Thumbnails